gece etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
gece etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Hiç olmadığı kadar...!

pencereme vuran duman renk bırakıyor artık... ya ağladığım saatler sonunda artık gözlerimin garip bir tepkisi yada gerçekten ben dumanları bile kırmızı görür oldum, susuyorum artık hiç olmadığı kadar... ben çözüldüğümü zannederken bana bu yaptığın hiç yakışmadı hayat... aramızda bir anlaşma vardı artık ben düzene karşı gitmeyecek sen ise duygularıma kırbaç vurmayacaktın... yine bana en güzel kestirmeleri gösterip kurtların içinde bıraktın, susuyorum hiç olmadığı kadar.... dokunmuyor artık nefretim yaşayışıma, bu belki bir veda belki bir sebepsiz savaş kimbilir belki bir hiç yada şu an bile yok aslında... tek bildiğim yalanların ardına sığınmış koca bir hiç ve o hiçe adanan bir sefil, susuyorum artık hiç olmadığı kadar... yalanların bu kadar masalsı olunca inanmalıyım sanmıştım ama yaralar oldukça yüreğimi bakamıyorum gözlerine eski bir anı canlanınca duramıyorum kalabalıklar arasında yüzün geldikçe aklıma kaçıyorum karanlığıma çıkamıyorum gölgelerden... korkuyorum bilenlerin bana seni anlatacağından korkuyorum anlasana...! susuyorum artık hiç olmadığı kadar... derinlerimde sakladığım bir batıksın şimdi tek bir hece kadar kısasın dudaklarımda... yaptığım bir şey yok günlerdir sadece susuyorum elimde içinde ne olduğunu dahi hatırlamadığım bir şişe uyanıyorum sabaha gözlerim acıyor, midem bulanıyor elimdeki o iğrenç sigara kokusundan nefret ediyorum aynalarda gördüklerimden... hayal edemiyorum hissettiğini, anladığını bana bir adım bile gelmeye çaba harcadığını, susuyorum bu yüzden hiç olmadığı kadar... günüm farksız öncekilerden sadece bir refleks artık yaşamak... bana verdiğin acıya tepki yaşıyorum hala bitiremedin beni bu kadar savunmasız bıraktın ama beni hala vuramadın korkuyorsun yüzüme bakmaktan doğrularımı en yakıcı görmekten ve buna boyun eğmekten korkuyorsun saflığımı görüp bunu ben yapmamalıydım demekten kaçıyorsun fareler gibi leşlere sığınıyorsun bana bulaştırdığın bütün pisliğe rağmen hala gülebiliyorsun ama bakamıyorsun işte yüzüme, bu yüzden susuyorum artık hiç olmadığı kadar... düşmanı bile yanında olur düşmanının, gün bile doğmaz ay batmayacaksa ama sen gidiyorsun ben gelmeden tek başına değil üstelik beni alıyorsun yanına çocuk hislerimi saflığımı çalıp kirletiyorsun ucuz bir fahişe yaptığın bu hayatı bir kez daha beceriyorsun zevk aldığını sanarak, bu hastalığını gördükçe susuyorum artık hiç olmadığı kadar... yanılmayı dilemekten yoruldum artık hergün yeni bir planın var düzene oturttuğun hep yeni bir çaba gösteriyorsun bi sonraki çukurda boğulmam için ama yılmıyorum senle beraber öleceğim nefretim içimde senle beraber gömülecek toprağa bekliyorum son anı gözlerime bakıp acaba sığınacakmısın saflığıma bir kez olsun af dileyecek misin_? susuyorum artık hiç olmadığı kadar ne zaman konuşsam yalanlar ile kandırdın beni, bu sefer sen demeden susuyorum bir daha duymacağın kadar susuyorum gömüldüğüm bu toprağa adanmıyorum sadece seni bekliyorum nefretimi sana yaşatabilmek için bekliyorum işte sırf bu yüzden susuyorum artık hiç olmadığı kadar...


sesim bazen çıktı hayata, hep susmayı tercih edip küçük harfler söyledim... ama bana en büyük kelimelerimi sen öğrettin işte senin eserin bak artık kontrolden çıkan bir varlık sadece...

yıldızlara dokunan düşler.........


gün ağarırken gelen mesajlar zihinim en sakin sıvışkan köşesini meşgul ederler, kızdığımdan değilde ahhh be diyemediklerim için bütün bu saçmalamam..... devamı olmayan bir yolda kayboldğunu düşünmek bazen ne kadar sakin ve huzurlu geliyor ama nasıl olsa sabah olup uyanacağım ve aynı düşünce malesef tekrar belirmeyecek zihnimde işte bütün bunlar olurken antalyada bir gece daha başladı yıldızlı biraz sıcak ve sakin huzurun sunduğu puslu düşler laci göklere karışmış ve pamuksu bulutlar da yok gözlerimde sadece masum kralların gaz lambaları doldurmuş gökleri masum dememdeki tek kasıtta hala yaşam için bir savaş vermeleri ve bilmedende olsa bize yön vermeleri bu sakin karanlıkta... yırtıcı kuşların gölgesindeki acımasız gündüz biterken dilimden dökülenler ne kadar tatsız olsada içimde kalanların hüznü hala avuçlarımda uçmayı dileyen bir yaralı güvercin ......

............ (: