uykudan hemen once, yine sen

elde kalan ne olur, yitip giderken butun guvenim..

aradıgım boyle bır sey degıl sana anlatamadıklarım sanırım aklımı karıstıranların cogu.. dizi falan izledim.. kitap sürekli okuyorum farklı şeyler severım bır cok sıradan ınsan davranısının yerıne mesela susarım yada bır sarkı ne kadar tekrarlanabılır ust uste bunun sınırını zorlarım kesmez nefesımı yasadıgım kırıklıklar daha guclu kalırım gundelık hayatımda belkı bu senlı yoksunlugum benı ayakta tutar.. yara ustu kapanmadan ıyılesır saklarsan daha zordur kapatmamak gerekır ustunu, ayrıca benım degılmı sere serpe dolastırırım yenı sunnetlı cocuklar gıbı..

arınmak falan ıstıyor cogu ınsan ne kadar kırletılır kı? su beyaz tenımız..

sevıldıgım yerlerde gecırdıgım vakıtlere eklenebılmenı ıstıyorum adını koydugumuz bır seyler olabılmelı aynı tadı alan bedenlerız, giyisilerimiz farklı rollerımız degısık belkı farklı cografyalarda kanadı dızlerımız yada hala oyle ama bu tekrar bır arada olamayacagımız dusuncesıne sebep olmamalı.. acık olamadım cogu anda belkı o aksam o tahta masada kolyene daha cok bakmalıydım belkı uzattıgında elını cesaretımı toplayıp tutmam gerekırdı erken degıldı hıcte sen cok guzeldın hep oldugunun dısında o gun ayrı bır sey yasadım ben hayatımda ılk defa.. bırının yanında bu kadar uzun kalıp ona dolanmak ıstedım bunca zamandan sonra.. gerısı anlamadıgım sekılde farklı gelıssede hep bır temas vardı.. anlatılan pişmanlıklar.. yasanılmak ıstenen bır seyın dogrulugu hep ortadaydı ama dedımya gıyısılerımız farklıydı.. belkıde tenımız degmelıydı  esıt kalısımız bıze anlatırdı ne kadar dogru oldugumuzu..

uzaktan uzaga, ıcten ıce tanıyıp kendını yakın hıssedıp ıste bu dedıgım bır bedenı kolay kolay kaybetmek ıstemıyorum bu yuzden korkum sana yakın olmasamda alısmıs olmam.. alısmak zor hele benım gıbı sorunlu bırı ıcın.. guvenımı yıkmadın bunca zamandır.. bunca zamandır hep hıssettıgım ınsan oldun hep aynı yolda buyuyen hep aynı konusan hep bılmek ıstedıgım gıbı kalan..

adımıza bır seyler yapsak hıc fena olmaz asalında..

zor

zor demedim ama bilirdin sen!!!

nerden çıktın geldin o karenin içine, nerden buldun sözlerimi, nasıl yakaladın ne için çevirdin yönlerimi yine yeni yeniden... durdum o an dünya sadece dönüyordu ben duruyordum ucuz bir şaraba iliştirilmiş plastik mantardım hiçbir yerde duramayacak hep lanet edilecek küfredilecek şekillere düşürdüm kendimi hayallerimde, bunu çizdim bir anda içimde öyle kazıdım bu anı zihnime!!!

zor demedim ama bilirsin sen!!!

güleç şendim bugün, hatta birkaç gündür öyleyim şu aralar :/ salondaki spor programımda değişti baya çabaladım alışmak için büyük ihtimal yarın kesin ezberlerim arada şaşırırım bakarım karta ne olacakki :)

kendimi tekrar değil yine beni düşüncelere bıraktığın o bakışlar o konuşmalar ama biliyorum işte biliyorum bir 2802 var bunuda biliyorum, hayır neden öyle dedinki o anda unutacakmısın beni? sonralarında bir sessizlik, sustum!!!

zor demedim ama bilirsin sen!!!

diyemeden en kolay olanı en güzel olanı akşam kısa yolculuğumuzda babam dedi kesinlikle bazen güzel şeyler söyleyebiliyorsun baba yürü be!!!

babamdan dökülenler, benden geçti artık ama seni oğluma alırım!!! arabayı sürmenin dikkatini yeterince bozacak bir söz içimde çınlarken tepkisizliği yaşamak ve etrafa nazik bir gülümseme bırakmak, o anki sessizlik!!!

zor demedim ama bilirsin sen işte zordur, unutamam seni!!!

çiviye çivi gerek

evet rol seçin, mutsuz olun nasılsa birileri sizi kollar kuşatır.. kavanoz dibi güneş gözlüklerinizi çekin "mal" sıfatına anlam katın varlığınızla, nasılsa bir farkınız yok bu şekilde kaldıkça.. 

başkaldırmak yada direnmek, bırakın zevkten inlemek bile yapamadıklarınız arasındaysa, kendi pisliğinizde boğulun elinize alamadıklarınız yada sahip olamadığınız fikir ve düşünceler için çevrenizde bunlara sahip olanlara dokunmayın kısaca b*k atmayın.. kuş beynine muhtaç halinize acıyan insanların size öğretmeye çalıştıklarına kulak verin.. bırakın renk versinler siyah beyaz basma kalıp hayal gücünüze...

saygı duyun insanlara, ders alın, anlam yükleyin yaşadığınız anlara, kek yerken peynirden de tadabilin.. dolu dizgin sarhoş olun, kusun.. hıçkıra hıçkıra ağlayın.. mahalle baskısı için değil, özgür iradenizin önünde diz çökün.. yaz gecesinde terleyen bira şişesinin üstündeki etiketi sevdiğinizin yanında sökün tek parça..

limon sarı t-shirt giyin, yeşil bir ayakkabınız olsun hayatınızın hesabını tutmayın severken savruk olun dağatın bütün neşenizi sağa sola.. 

biraz siyaset yapın, tütün koksun kazağınız kış ayazlarında, ayakkabılarınız parçalansın amacınız için yürüdüğünüz yollarda.. nefretinizden susun kelimeler yorar kalbinizi, arabesk yapmayın, olduğundan büyütmeyin dudaklarınızdan çıkanları, gülümseyin hep..

yaptığınız iyilikler size geri döner.. 

özgürlüğünüze sahip çıkın ölmek için yaşamıyorsunuz.. yeterince yaşadığınız için öleceğinizin farkına varın.. 

biraz rakı koksun yaz akşamlarınız kışın şarabınız damlasın kanınıza.. dost akşamlarında bergamut kokan demli çayınız olsun damağınızı hafif yakan.. 

pamuk şeker alabilin sevdiklerinize, uçan balonlarınızı hediye edin.. ufak dokunuşlar ile direnin bütün olumsuzluklara.. gülün işte..

adınızı insanlar imrenerek andığında kalbizin ne kadar nazik kaldığını anımsayın kötülük beslemeyin içinizde..

ellerinizin ceplerinize ne kadar yakıştığını keşfedin.. 

hava biraz genzinizi yakmaya başladığında korkmayın ateşin içine atlayın.. çivi çiviyi söker diye öğretilmedi mi? bize..


bulanık

içim içim direniyor nidalar.

sorular!

yağmur!

sahi, yaz geliyor değil mi?

uğultulu kalabalık arasında kulaklıklarımdan ilham aldığım bir iki tını ile sarılırmıyım yine elime geçen ilk kağıt parçasına.. karşıma çıkan soru işaretine cümle kurmak gibi bir düşe kapılır mıyım? zihnim bulandı o anda durağıda kaçırmışım çok sonra farkettim zaten..

adım adım gün kaçıyor önümüzden.. ardında yorgunuz, durup önüne geçen gece karanlığı hep bir kıpırtısız koy sakinliği sunup kandırıyor aydınlığı, alıp veremediğimiz ne kaldıysa biraz daha gülmek ile çabalıyoruz yaşları bırakmak için..

komik..!

birde,

hani kaşları çatılmış haller varya suratlarımızda ayna karşısında rol yapar sandığımız..

turuncu dağlar, yemyeşil denizler.. mosmor bir gök ve kan kırmızı şelaleler uyandırıyor düşlerimi saçmalığın içinde parçalayıp atıyor kenarlara  

 

  

acı

günlerde tanımadığım bir neşe eşlik edermiş gözlerime bunu öğrendim yaşadığıma, derimin yandığına, dudaklarımın kuruduğuna kanaat getirdim, alıştım yoksulluğuna ellerimin derken içlerinde buldum gülen gözlere ait yüzünü, derin bir nefes aldım adına bir şey yakıştırmak istemedim şimdiye kadar hep çakılmıştım sınavlarından tanrının adını söylemedim, olmasın dedim hatta içimden sayıklamadım, kendime bile söylemedim sana hasret kalabileceğimi anlama, anlatma istedim, göze gelmesin ellere kanmasın istedim yalnızlıklarımız, sustum çok güleçtim sende gül istedim gamzen çıksın daha bir güleç kal dedim içten içe izledim kıyamadım kanma istedim olduğum gibi kaldım en sevdiğim yerleri bil olağanca halimle tanı beni diyerek yakardım içimden nasıl geldiyse oyunsuz, dolansız anla beni dedim bu sefer çok koşmayacaktım, saldırmayacaktım, yapmayacaktım yanlış girdiğim yol ayrımlarından olmayacaktın bunu öğütledim kendime, sonra yine karıştım sadece istediğimi dile getirdim, sadece seni görmeyi sana kanmayı beni büyütmeni, biraz daha adam etmeni diledim, sustum bekledim..

güleçtin, dost sıcağında sevildin, çakılın ortasında sırtımı yaslayıp hiç çekinmeden ağlayabileceğim kadar sevildin.. fikirlerine sahip çıkan, aklı başında halin çok yakındı içimdeki bütün karmaşaya, deli kanım çok ısındı bu sefer senin kalabilmeye, yanımda ol isterim, gözlerine bakabileyim isterim, şiirlerini dinlerim arada şarkı söylersin belki bir paragraf dinlerim senden kim bilir belki sende dilersin gözlerinde kalmamı çok uzağa gidemem ben bildiğin yerlerdeyim..

cebimizde yalnızlık

sessiz ağlamak nedir?

sahi kim buldu.. yok öyle bir olay.. ağlamak candır..! bağıra bağıra içlidir, bilinir..

uzun süre düşünmezsin hatta yeri gelir silip atarsın, orada saklıdır ama kusmazsın içinde bi yumru kalır çıkarıp atmazsın ortalık yere değerlidir, arınmaya gerek duymazsın senden bir parçadır o bilirsin yaban değildir, onunla bir olmak hep istenir zaten, düşlerde rol biçilir adına sufleler dökersin rüyalarında mırıldanarak.. elinden, ayağından tutup bir yere götüremez seni ama tek nefeste alır canını bir hece, bir dokunuş, ufacık bir his yeter bir çok duygunu silmeye.. anlarsın aslında koca bir yara değil tek çare kalır sana, yarın yokmuşcasına koşup uzaklaşmak.. 

ama değişmez ki düşlerin avunurken o yemyeşil bahçesinde papatyaların, yoncaların arasında sürekli huysuzca seni ıslatan fıskiyeler gibidir sana dokunuşu.. güneş bir yandan tenine iz olurken onun dokuşları seni her seferinde kendine getirir canının yanmasını istemez başkalarının yakıcılığından sakınır seni.. sonrasında beklersin hep böyle kaçamak mı kalacak? yoksa kalacak mı hep o bildiğin yerde diye! 

büyümek zanaattir, bilinmektir, güvendir.. kendi kendine yettiğinin koca bir yalanıdır..!  kim kalmış tek başına dünya bile kurtulmamış, nesiller birleşmiş de anca..

şu dümdüz büyüyen gecede
tek dostumuz yakamozlar
kimsesiz koylar ortasında
her biri başka siyah bu dağların
güneşi yolladık bütün renklerle
oyuncağıyız artık alışkanlıkların 


sığarya koca bir hayatın avuclarının içine. görenler, dokunanlar bilir insanın nelere direndiğini, acıdır bazen, bazen masumiyettir, toyluktur, hiç bilmediğin bir yerde en kara lekedir parmaklarında kalır çıkmaz yada en pis çukurlarda o kadar temizdir ki bir türlü ulaşamaz istediği yere olamaz yanlarında başka kötülerin. farktır, senindir işte ayrıdır.. hani denir yüreğin yumruğun kadar olur, o yüzdendir dedeler hep kıyamaz küçüklerine babalar da bir gün dede olacağından o kocaman ellerin yürekleri ne denli bağışlayıcıdır, gizli gizli seversin..

paylaşılacak güzellikler sevgiye kalmalıdır, ulu orta, açık seçik olmamalıdır, gizdir onun adına saklı kalan olmalıdır, en mahrem yarandır kimi zaman yada en atılgan yanın, en saklı düşün, en manşet çığlığındır bir yandan sürekli dalgalanır içinde, sürekli dışa vurgulanır ama nokta ve virgül kadar kışkırtıcı olur anlamları bazen kesip atar bazende ekledikçe sonunu getiremezsin susmaya gücün yetmez işte.. 

o yüzden, adında kalan birşeyler olur insanın derler ya, alın yazına ağabey olurmuş ismin, düşeceği yerden tutar kaldırırmış, kollarından tutar bırakmazmış sıkıca.. işte o yüzdendir o en mükemmel olacak sevginin adlarını yan yana getirmek epeyce zordur, yorar yürekleri..

durulur zaman biter bir yerde, gün geçer, sabah olur, akşamdır yahut ama bilinir vakti geldiğinde kimin ne için geldiğinin..! o güne doğmuşcasına kalkmışsındır o andır, o gündür, o güneşin batışı yada o kahvenin alınışıdır, bilemezsin belki o yağmurda aynı apartman girişine sığınırsın, yada o kaşığı düşürdüğün andır sürekli gittiğin yerleden birinde, sezersin..

mişli geçmişte sorunlar saklanır 
ay'a dokunmanın tam zamanıdır
içim kıpır kıpır deniz kıpırtısız
gece giderek yayılmaktadır
yıldızlar herkese göz kırpmaktadır
güzellikler paylaşılmak ister
sevdiğim uzakta belki uyumaktadır
en küçük bir ses bile sanki gök gürültüsü..