kızgın bile değilim desem inandıramam kimseleri

ya birilerinin egoları çok büyük yoksa ellerine alıp çekip çekiştirip mi o boya getirmişler çok merak içindeyim...

keyifli dost ziyaretiydi ama patavatsız bir iki söz bütün günü geçmişi geleceği birkaç saniye içinde bitirdi... hayır daha kendi adına birşeyler yapamayan sürekli sözde dolu dolu yaşanan bir hayatı betimleyen ahmak kişicik yine başrolde, arkadaşım bir parça insanlık başka bir şey değil...

birde şu vardırya kendine bir laf söylendiğini sanan insan illa ona bir karşılık verme çabası içindedir, kendi içinde yüzdüğü çukuru bilmezde burnunu yerlere değdiremez bir türlü!!!

güzelim duygularım bu insanların içinde delik deşik oluyor, elimde sürekli eksilen ve devamlı hırpalanan sevgi ve umut kırıntıları birilerini bekliyor, direniyorum paylaşacağım ve değecek hepsine son bir kırıntı bile kalmış olsada gerçekten değecek ve yeniden doğacak bütün çiçekler o gün, önceleri düşüp kurudukları o topraklardan...

yaşama savaşlarım var benim, içinde duygularımın esiri kaldığım sessiz, karanlık zindanlar var hücre hücre bütün duvarlarına kazıdığım umuda ait resimler, eskilerin mağara duvarlarına çizdiği öyküleri kadar derinler üstelik!!!

benden sonra bakacaklara unutulan bir çok şeyi bahşedecek, alevlendirip yeşertecek umarım...

içimde kalıp, sürekli kırılıp batan bütün anılarım daha törpülenemedi o gün geldiğinde çok güzel hissettirecek eminim, kendi kumdan kalelerime sakladığım sevgi sözükleri fısıldayan deniz kabuklarım var, her an her darda bana umudu hatırlatan...

yalanları siliyorum ama nereye kadar alırım ardı kesilmeyen soluklarımı bundan şüpheliyim, neyse diyip susuyorum...





Hiç yorum yok: