kısa cümleler

kim gitmeliydi sen mi yoksa benim daha mı erkekçe davranmam gerekmeliydi...

kaybeden aşktı, benim sesim yine çıkamadı o derinliği bozamadığım için, korkaklığım için acıyordum kendime... hem sen bir kadın değildin benim için bir nesne yada neden değildin hani sadece birilerinden güzel yada bir çoğundan farklı olduğun için sen yanımda değildin... zaten yanımda olan sen, sen değildin farklı bir şeydi benim istediğim sen sanmakla yanıldım belki şairlerin yaşattığı o gizemli kadın yada adı duyulmamış ressamların hiç görülmeyen tablolarından mı ibarettin...

yorgun olsamda adımlarımı ard arda atmak zorundayım ellerimde yün eldivenlerim karanlıkta yürüyorum sarıldığım birisi yok yanımda tek sahip olduğum birkaç tane ucuz şarap onlarda kederimi parlatmak için... sadece yürüyorum yolun bittiği yerde birkaç parıltılı pencere gözüme ilişiyor ironik bir saplantı var içimde herkes mutlumu yoksa ben kendimi kaybettiğim yerde bir çok şey mi kaçırdım işte bir soru daha ekleniyor nefesimi sürekli kesen düşüncelerime...

ıssızlaşıyorum, kararan havaya bulutlu sabahlar eklenince kaybolduğum bu dünyadan bir çıkış yolu arıyorum gözleri renkli olsun sabahlarımın bilmem saçlarına dolanayım katran karası gecelerden karışsınlar içime düğümlensin adın her hecem sana bağlansın gözlerimde istediğim o ağlamaklı parıltıda hep sen ol sana geç kalmış adımlarımı sensiz günlerin sarhoşluğuna say, beni uyandır bitsin bu rüya uyandır beni bu uykudan...

biriyle fena halde konuşmaya ihtiyacım var
biriyle fena halde dertleşmeye
evimde ne sıcak bir tabak yemeğim var
ne de televizyonun sesinden başka ses

ama içimde bi' yerlerde sabır taşı gizli sanki
doğduğum günden bugüne orda duruyor
sessiz bir kaya düşün deniz kıyısında yalnız
dalgalara göğüs gerip soğuktan üşüyor

Hiç yorum yok: