yordum, yoruldum

içine sıkıştığım bu beden dar geliyor sanki, yaşadıklarına bir kılıf bulamamanın verdiği mahzunluk hakim şu aralar...

elim, kolum bağlı yazar yazmaz birileri mürekkebimi döküp kağadımı kıvırıyor, kalemimi her seferinde çalsalarda içime yazdıklarıma ne yapacaklar...

görüp beğenip dokunup, yaşayamamak...

kısaca ne deriz buna?

geç kalmışlık...

zamana ayak uyduramamak...

yoksa bişeylerin sürekli olarak gerisine itilmek mi !!!

bazen söylediklerim yada hissettiklerimin çok uçlarda olup olmadığını sorguluyorum çok mu? yoruldum, yordum... henüz bunları kavrayamadım...

koşu bandında kalp atışlarımı izlemek kadar keyif verse keşke bütün herşey, ne kadar çırpındığını görüyorum yüreğimin ne kadar yorulduğunu hissediyorum her bir hücreme yaşam sağlamak adına ne kadar tempo sağlıyor bedenime, hayretler içinde dalıyorum dakikalar geçerken...

insan istediklerine belirli ölçülerde kolay yada zorlanarak sahip olur normalde, hayat neden bana komiklikler yapıp yolumu çeviriyor sürekli...


Hiç yorum yok: