kısa anlar

ışıkları kapattı bir parça daha sakin olduğunu hissetti biraz ağır bir kokusu vardı son yaktığı tütsünün derin alamadı nefeslerini sessizce duruyordu elinde şarap şişesi hafifçe esen meltemi içine çekiyordu odanın köşesine hapsolmuşcasına çıkan sakin müziğin sesine bıraktı ruhunu artık giderek hafiflemişti bedeni kendine verdiği bütün acılar yavaş yavaş yok oluyordu derin kadehin içinde kaybolacakmışcasına baktı kırmızının rengi o kadar iştah vericiydiki yada değişik bir kızıl tonumu demeliydi yoksa gülümsedi bilmediği bir yalnızlık vardı dinlediği parçada müzik çaları yine takılmıştı saatlerdir aynı parçayı dinlediğini hissetti durdu, bir daha gülümsedi keyif almaya başlamıştı acıdan yoksun kalarak... biraz düşünür gibi oldu boş bir odada yankılanan sesini duyar gibi oldu ve şu anda cevap vermek zorunda kalacağı saçmalıkları olmadığı için sevindi gizlenişinin tadını çıkarıyordu elinde kadehi ufak balkonuna çıktı biraz daha gayret ederse yakamozun vurduğu denizi bile görebiliyordu... ağustos böcekleri hala alaycı boş ve gevezeydi ama huzur verdiklerini anladı derin bir nefes aldı, yasemin ve hanımeli kokusu karıştı vücuduna adeta kendinden geçiyordu yıldızların büyüsü altında gözlerini sımsıkı yumdu sonsuza almıştı bu anı defalarca yaşamak istercesine bütün bedeni yerden kesilmişti sadece ağustos böcekleri ve derinden gelen o takılmış şarkının bu anı doyasıya yaşanır kılışı yeniden aşık oldu bu kadar kolay vazgeçmemişti hayata ve yaşayacaklarına zaten geride kalanları hep olacaktı birden bunlar geldi aklına neden üzüyordu ki kendini dünya dönüyordu bir şeklilde ve o istemese bile ertesi gün olacaktı bu değişmiyordu... kararlı adımları ile tekrar yer minderine doğru yöneldi sırtını kanepeye dayamış artık bedenine ağır gelen başını boşluğa bırakmıştı duvara yansıyan mumların titrek ışığına daldı birkaç dakika bu kadar sade geçmişti mumlardan biri ansızın söndü diğerleri daha çok titremeye başladı, sanki dansın finalini sergiliyorlardı... serin bir esinti sardı odayı bütün sıcaklık bir anda yok oldu kendine geldiğinde saati 3'ü çoktan geçiyordu hayıflandı, kendince zamanı boşa geçirdiğini düşünerek... yorgun bedeni elindeki kadehle beraber dahada gevşemişti etrafı toparlamadan diğer mumlarıda söndürdü çoçukluğundan beri hep ilginç gelmişti bu hareket annesini hatırladı bir anda mumu parmakları ile söndürüşü geldi gözü önüne, zihninde anılar canlandı gecelerin ıssızlaştığı kış mevsimi geldi aklına elinde gaz lambası ile odada büyüyen annesinin silüeti duvarda canlanıyordu sanki... kısa bir mola gibiydi zihninden ona kalan bu resimler... duraksadı derin bir nefes aldı gecenin karanlığında elinde sırları ile odasına yöneldi müzik hala çalıyordu ağustos böceklerine ritm tutturan tınısı ile uykunun derin ipeksi sığınağına bıraktı kendini gözlerini yumdu herşey geride kaldı yarını için yeni bir güne uyanana kadar huzurluydu...

Hiç yorum yok: