gerçek ne ki... aslında..

derdim bu da değil aslında evet karmaşık olan duygularımın arasında tek çıkarabildiğim bu... neyin nasıl olduğu, niye olduğu sorunum değilken kendimi içinde sorulara cevap ararken bulduğum bir düzen... kimin, neyin, nerde nasılın yargılanmadığı bir oyun sanki, kararlar çoktan verilmişken içimdeki bu çocukça karşı çıkma dürtüsü niye ki...! kısaca hani bir şeylerin önünde durabilir miyim? çabası belki... içimden geçirdiklerimse hani olurya dediğim ihtimallerin peşinde oluşum, cümleleri bile yorarak kendime hissettirmeden açıkladığım kadarıyla bu işte... sorular birikir cevaplarına önümde uzun bir kış var saklamam lazım...boş duvarlara nefretle bakarken içimden gelenleri söyleyebilmem için elimde biraz acı kalsın hani ihtiyaç olursa diye... sıcaktan bunalan yalnız sözler bile yorulmaz çıkar gelirya soğuk bulutsuz gecelerde hiç durmaksızın akar dudaklarımdan, bu şekilde söylemeye saklıyorum herşeyi...

sebep sen miydin, ben neydim, kime nasıl aşık olmuştu bahar esintileri ardında kalmış kısa pantolon giyen düşüncelerim, neye özlem duymuştum, ıslatırken dudaklarımı boş yere, bir parça daha bölerek birden fazla acıtırken içimi... tıpkı bardağından taşan su gibi... tıpkı yazık olup giden herşey gibi... yazık ettik aslında ne gurur ne öfke istedik, nede ellerimizi bu mavi göğe karşı çıkarcasına kaldırmayı sadece sonunu gözledik uzunca bir yola isteksizce çıkmış iki yolcu gibiydik iki ayrı düşünceyi aynı yolculukta farklı yalanlarla sürdürmeyi başardık... üzülenin biz olacağımızı bile bile yanılmayı istedik kimse söylemezse zaten kabul etmezdik, etmedik sustuk durduk yanılan, yaralanan yine biz olduk... ayrı yerlere dağılmış yapbozdaki parçaları aradık ama nafile bulamadık sadece baktık biraz daha yorulduk biraz daha zamanı yorduk içinden çıkamadığımız bu karmaşada sıkışıp kaldığımız yalanlara sığındık durduk...

Hiç yorum yok: