herkesin bir popisi var sonuçta..
gülebilmek için birilerinin zorlaması gerekmiyor beni, hatrımda kalanlar hissettiklerim canlı kanlı beni istediğim an'a uydurabiliyor çok kısa sürelerde..
elimde pamuk şeker, kalbimi yumuşatan bir müzik hafif yorgunluk bir tek oturup dertleşeceğim biri lazım kahve'me eşlik etse bakmasak da fal kapatsak adımızı en iyi en kötü en düşkün anlarımızda bile unutmasak bilsek her anımızda ardımızda değil yanımızda durduğunu güvenmek lazım boşa çıkmadığını görmek lazım hayata karşı bir durabilmek lazım..
sütlaç yedim biraz önce annem döktürmüş ne zamandı tam hatırlamıyorum zihnimi zorlasam aklıma düşerde hatırlamak istemiyorum, kalbime zor gelen bir his adı neydi sahi şarkınn ben anlatabilmiş miydim aklımın içinde kopan şeyleri yoksa sen bana yalnız yanlışlığımda mı denk gelmiştinde ben bir türlü bitirememiştim şu resmi..
ama yeter demedim acım taze kaldı sanki hakikatli insan çıktın arada çıkıp tuz basmadın sende sır oldun.. bir yerde iyi bir dostmu kalmalıydın yoksa bir köşede hiç kalmamalımıydın.. bilemedim ben gene bilemedim soramadım kimseler bilmezdiki zaten adının ne kadar güzel koktuğunu gülüşünün ne kadar saf olduğunu yada kimseler görmediki kızılı akan saçlarının havlumda bıraktığı izleri.. adına yazdım çok şeyler aklımın almadığı günübirlik çılgınlıklar yaşadım hayallerimle oturdum karşımda durup gece gündüz hayalini izledim evde dokunduğun yerlere baktım rüyalarıma aldım en güzel hallerini mesajlarımı okudum defalarca.. hasta oldum gündüz uykularımda seninle iyileştim, çayım, kahvem, yediğim bitter çikolata arabama aldığım her benzin yada o yaz günü ayağına vuran babete yapışıp kalan bandı düşledim çok kızmıştım kendime çok yürümüştük sahi çok koştuk ama sakin dokusuna kal istedim şehrimin benim gittiğim yerlere git oraları gez istedim sanki birlikte gezmişiz gibi hisset istedim günler dönüp tekrar geldiğinde nefes aldığım bu kente çok şey istedim, zordu..! hoş ben şu günüme kadar hiç kolay şeyler yaşamadım ki.. ellerimi hep en karmaşık puzzle lara attım, hiç korkmadım avuçlarımın terlemesinden hayatımda hiç utanmadım birine senin kadar umut beslemekten..
hayallerime girdiğin her an yüzüm gülümsedi, gönlümde kaldığın sürecede gülümserim her an içten içe kime derim ki.. kızım olur benim umarım iyi bir baba olacağım gönlüme düşen herkes senin kadar değerli kalabilsin isterim, bir kase sütlaç bana bunları yaşattı yıllar sonra sahi anlatsan şimdi uzun uzun senden haber almadığım şu iki sene içinde neler yaşadığını soluksuz sahi anlatsan dizlerime dokunsa dizlerin gözlerin parlasa yine o akşam sohbetlerinde kaçamak bakışlarımda olduğu gibi sahi şimdi yaşasam seni dolu deli ne yerinde olurdu kalbime yeniden ritim verse senin hissin..
anladığım sen hep bir hatıramın hiç yırtılmayan resimi olacaksın gözlerimin en güzel rengi kahverengileri giydiğim güneşli günlerde bal rengine çalan yanı olarak kalacaksın..
bir rüya gördüm içinde sen..
Something In My Head
hangimiz
uyandım birden bire sanki geçtim sayfanın başına öyle bekliyorum, nasıl karnım ağrıyor nasıl bir işkence anlatamam.. zor günler geçiriyor dünyam hani biri görse tüm çıplaklığı ile nasıl yorumlar merak ederim..
öylesine gezinir dururken sokağın bir köşesinde herhangi bir yerde bilmediğim bir yastığın altına saklanmış kırılıp düşen süt diş'i olabilmeyi isterdim nasıl olsa yerine yenisi gelecek deyip en yakındaki okulun çatısana koşup atardım bir anda.. kaybolmak pahasına yağan yağmurla o kiremitler arasında..
insanları anlamama isteğim var çok benciller.. 3-5 kişi tanımak istiyorum onlarda sayılı olsun seçili olsun..
bir suskun, bir yorgun ne yaparki yanyana kalınca sadece birbirini anlar sanırım ama gelemez bir araya.. gelsede olamaz bir tıpkı seninle ben gibi.. neyse deyip geçiyor gibi olsamda yazarım yeni zaman dilimlerinde alışılagelmişin dışında ellerim titrek değil sadece zaman istemiyorum ayırmak.. çok karışık zihnim ünlü olmak falan değil yalnız yoksunluğum ile sadece aklı karışan yönü belirsiz bir saat gibiyim akrebim, yönümü şaşırdım sanırım..
öylesine gezinir dururken sokağın bir köşesinde herhangi bir yerde bilmediğim bir yastığın altına saklanmış kırılıp düşen süt diş'i olabilmeyi isterdim nasıl olsa yerine yenisi gelecek deyip en yakındaki okulun çatısana koşup atardım bir anda.. kaybolmak pahasına yağan yağmurla o kiremitler arasında..
insanları anlamama isteğim var çok benciller.. 3-5 kişi tanımak istiyorum onlarda sayılı olsun seçili olsun..
bir suskun, bir yorgun ne yaparki yanyana kalınca sadece birbirini anlar sanırım ama gelemez bir araya.. gelsede olamaz bir tıpkı seninle ben gibi.. neyse deyip geçiyor gibi olsamda yazarım yeni zaman dilimlerinde alışılagelmişin dışında ellerim titrek değil sadece zaman istemiyorum ayırmak.. çok karışık zihnim ünlü olmak falan değil yalnız yoksunluğum ile sadece aklı karışan yönü belirsiz bir saat gibiyim akrebim, yönümü şaşırdım sanırım..
uykudan hemen once, yine sen
elde kalan ne olur, yitip giderken butun guvenim..
aradıgım boyle bır sey degıl sana anlatamadıklarım sanırım aklımı karıstıranların cogu.. dizi falan izledim.. kitap sürekli okuyorum farklı şeyler severım bır cok sıradan ınsan davranısının yerıne mesela susarım yada bır sarkı ne kadar tekrarlanabılır ust uste bunun sınırını zorlarım kesmez nefesımı yasadıgım kırıklıklar daha guclu kalırım gundelık hayatımda belkı bu senlı yoksunlugum benı ayakta tutar.. yara ustu kapanmadan ıyılesır saklarsan daha zordur kapatmamak gerekır ustunu, ayrıca benım degılmı sere serpe dolastırırım yenı sunnetlı cocuklar gıbı..
arınmak falan ıstıyor cogu ınsan ne kadar kırletılır kı? su beyaz tenımız..
sevıldıgım yerlerde gecırdıgım vakıtlere eklenebılmenı ıstıyorum adını koydugumuz bır seyler olabılmelı aynı tadı alan bedenlerız, giyisilerimiz farklı rollerımız degısık belkı farklı cografyalarda kanadı dızlerımız yada hala oyle ama bu tekrar bır arada olamayacagımız dusuncesıne sebep olmamalı.. acık olamadım cogu anda belkı o aksam o tahta masada kolyene daha cok bakmalıydım belkı uzattıgında elını cesaretımı toplayıp tutmam gerekırdı erken degıldı hıcte sen cok guzeldın hep oldugunun dısında o gun ayrı bır sey yasadım ben hayatımda ılk defa.. bırının yanında bu kadar uzun kalıp ona dolanmak ıstedım bunca zamandan sonra.. gerısı anlamadıgım sekılde farklı gelıssede hep bır temas vardı.. anlatılan pişmanlıklar.. yasanılmak ıstenen bır seyın dogrulugu hep ortadaydı ama dedımya gıyısılerımız farklıydı.. belkıde tenımız degmelıydı esıt kalısımız bıze anlatırdı ne kadar dogru oldugumuzu..
uzaktan uzaga, ıcten ıce tanıyıp kendını yakın hıssedıp ıste bu dedıgım bır bedenı kolay kolay kaybetmek ıstemıyorum bu yuzden korkum sana yakın olmasamda alısmıs olmam.. alısmak zor hele benım gıbı sorunlu bırı ıcın.. guvenımı yıkmadın bunca zamandır.. bunca zamandır hep hıssettıgım ınsan oldun hep aynı yolda buyuyen hep aynı konusan hep bılmek ıstedıgım gıbı kalan..
adımıza bır seyler yapsak hıc fena olmaz asalında..
aradıgım boyle bır sey degıl sana anlatamadıklarım sanırım aklımı karıstıranların cogu.. dizi falan izledim.. kitap sürekli okuyorum farklı şeyler severım bır cok sıradan ınsan davranısının yerıne mesela susarım yada bır sarkı ne kadar tekrarlanabılır ust uste bunun sınırını zorlarım kesmez nefesımı yasadıgım kırıklıklar daha guclu kalırım gundelık hayatımda belkı bu senlı yoksunlugum benı ayakta tutar.. yara ustu kapanmadan ıyılesır saklarsan daha zordur kapatmamak gerekır ustunu, ayrıca benım degılmı sere serpe dolastırırım yenı sunnetlı cocuklar gıbı..
arınmak falan ıstıyor cogu ınsan ne kadar kırletılır kı? su beyaz tenımız..
sevıldıgım yerlerde gecırdıgım vakıtlere eklenebılmenı ıstıyorum adını koydugumuz bır seyler olabılmelı aynı tadı alan bedenlerız, giyisilerimiz farklı rollerımız degısık belkı farklı cografyalarda kanadı dızlerımız yada hala oyle ama bu tekrar bır arada olamayacagımız dusuncesıne sebep olmamalı.. acık olamadım cogu anda belkı o aksam o tahta masada kolyene daha cok bakmalıydım belkı uzattıgında elını cesaretımı toplayıp tutmam gerekırdı erken degıldı hıcte sen cok guzeldın hep oldugunun dısında o gun ayrı bır sey yasadım ben hayatımda ılk defa.. bırının yanında bu kadar uzun kalıp ona dolanmak ıstedım bunca zamandan sonra.. gerısı anlamadıgım sekılde farklı gelıssede hep bır temas vardı.. anlatılan pişmanlıklar.. yasanılmak ıstenen bır seyın dogrulugu hep ortadaydı ama dedımya gıyısılerımız farklıydı.. belkıde tenımız degmelıydı esıt kalısımız bıze anlatırdı ne kadar dogru oldugumuzu..
uzaktan uzaga, ıcten ıce tanıyıp kendını yakın hıssedıp ıste bu dedıgım bır bedenı kolay kolay kaybetmek ıstemıyorum bu yuzden korkum sana yakın olmasamda alısmıs olmam.. alısmak zor hele benım gıbı sorunlu bırı ıcın.. guvenımı yıkmadın bunca zamandır.. bunca zamandır hep hıssettıgım ınsan oldun hep aynı yolda buyuyen hep aynı konusan hep bılmek ıstedıgım gıbı kalan..
adımıza bır seyler yapsak hıc fena olmaz asalında..
zor
zor demedim ama bilirdin sen!!!
nerden çıktın geldin o karenin içine, nerden buldun sözlerimi, nasıl yakaladın ne için çevirdin yönlerimi yine yeni yeniden... durdum o an dünya sadece dönüyordu ben duruyordum ucuz bir şaraba iliştirilmiş plastik mantardım hiçbir yerde duramayacak hep lanet edilecek küfredilecek şekillere düşürdüm kendimi hayallerimde, bunu çizdim bir anda içimde öyle kazıdım bu anı zihnime!!!
zor demedim ama bilirsin sen!!!
güleç şendim bugün, hatta birkaç gündür öyleyim şu aralar :/ salondaki spor programımda değişti baya çabaladım alışmak için büyük ihtimal yarın kesin ezberlerim arada şaşırırım bakarım karta ne olacakki :)
kendimi tekrar değil yine beni düşüncelere bıraktığın o bakışlar o konuşmalar ama biliyorum işte biliyorum bir 2802 var bunuda biliyorum, hayır neden öyle dedinki o anda unutacakmısın beni? sonralarında bir sessizlik, sustum!!!
zor demedim ama bilirsin sen!!!
diyemeden en kolay olanı en güzel olanı akşam kısa yolculuğumuzda babam dedi kesinlikle bazen güzel şeyler söyleyebiliyorsun baba yürü be!!!
babamdan dökülenler, benden geçti artık ama seni oğluma alırım!!! arabayı sürmenin dikkatini yeterince bozacak bir söz içimde çınlarken tepkisizliği yaşamak ve etrafa nazik bir gülümseme bırakmak, o anki sessizlik!!!
zor demedim ama bilirsin sen işte zordur, unutamam seni!!!
nerden çıktın geldin o karenin içine, nerden buldun sözlerimi, nasıl yakaladın ne için çevirdin yönlerimi yine yeni yeniden... durdum o an dünya sadece dönüyordu ben duruyordum ucuz bir şaraba iliştirilmiş plastik mantardım hiçbir yerde duramayacak hep lanet edilecek küfredilecek şekillere düşürdüm kendimi hayallerimde, bunu çizdim bir anda içimde öyle kazıdım bu anı zihnime!!!
zor demedim ama bilirsin sen!!!
güleç şendim bugün, hatta birkaç gündür öyleyim şu aralar :/ salondaki spor programımda değişti baya çabaladım alışmak için büyük ihtimal yarın kesin ezberlerim arada şaşırırım bakarım karta ne olacakki :)
kendimi tekrar değil yine beni düşüncelere bıraktığın o bakışlar o konuşmalar ama biliyorum işte biliyorum bir 2802 var bunuda biliyorum, hayır neden öyle dedinki o anda unutacakmısın beni? sonralarında bir sessizlik, sustum!!!
zor demedim ama bilirsin sen!!!
diyemeden en kolay olanı en güzel olanı akşam kısa yolculuğumuzda babam dedi kesinlikle bazen güzel şeyler söyleyebiliyorsun baba yürü be!!!
babamdan dökülenler, benden geçti artık ama seni oğluma alırım!!! arabayı sürmenin dikkatini yeterince bozacak bir söz içimde çınlarken tepkisizliği yaşamak ve etrafa nazik bir gülümseme bırakmak, o anki sessizlik!!!
zor demedim ama bilirsin sen işte zordur, unutamam seni!!!
çiviye çivi gerek
evet rol seçin, mutsuz olun nasılsa birileri sizi kollar kuşatır.. kavanoz dibi güneş gözlüklerinizi çekin "mal" sıfatına anlam katın varlığınızla, nasılsa bir farkınız yok bu şekilde kaldıkça..
başkaldırmak yada direnmek, bırakın zevkten inlemek bile yapamadıklarınız arasındaysa, kendi pisliğinizde boğulun elinize alamadıklarınız yada sahip olamadığınız fikir ve düşünceler için çevrenizde bunlara sahip olanlara dokunmayın kısaca b*k atmayın.. kuş beynine muhtaç halinize acıyan insanların size öğretmeye çalıştıklarına kulak verin.. bırakın renk versinler siyah beyaz basma kalıp hayal gücünüze...
saygı duyun insanlara, ders alın, anlam yükleyin yaşadığınız anlara, kek yerken peynirden de tadabilin.. dolu dizgin sarhoş olun, kusun.. hıçkıra hıçkıra ağlayın.. mahalle baskısı için değil, özgür iradenizin önünde diz çökün.. yaz gecesinde terleyen bira şişesinin üstündeki etiketi sevdiğinizin yanında sökün tek parça..
limon sarı t-shirt giyin, yeşil bir ayakkabınız olsun hayatınızın hesabını tutmayın severken savruk olun dağatın bütün neşenizi sağa sola..
biraz siyaset yapın, tütün koksun kazağınız kış ayazlarında, ayakkabılarınız parçalansın amacınız için yürüdüğünüz yollarda.. nefretinizden susun kelimeler yorar kalbinizi, arabesk yapmayın, olduğundan büyütmeyin dudaklarınızdan çıkanları, gülümseyin hep..
yaptığınız iyilikler size geri döner..
özgürlüğünüze sahip çıkın ölmek için yaşamıyorsunuz.. yeterince yaşadığınız için öleceğinizin farkına varın..
biraz rakı koksun yaz akşamlarınız kışın şarabınız damlasın kanınıza.. dost akşamlarında bergamut kokan demli çayınız olsun damağınızı hafif yakan..
pamuk şeker alabilin sevdiklerinize, uçan balonlarınızı hediye edin.. ufak dokunuşlar ile direnin bütün olumsuzluklara.. gülün işte..
adınızı insanlar imrenerek andığında kalbizin ne kadar nazik kaldığını anımsayın kötülük beslemeyin içinizde..
ellerinizin ceplerinize ne kadar yakıştığını keşfedin..
hava biraz genzinizi yakmaya başladığında korkmayın ateşin içine atlayın.. çivi çiviyi söker diye öğretilmedi mi? bize..
başkaldırmak yada direnmek, bırakın zevkten inlemek bile yapamadıklarınız arasındaysa, kendi pisliğinizde boğulun elinize alamadıklarınız yada sahip olamadığınız fikir ve düşünceler için çevrenizde bunlara sahip olanlara dokunmayın kısaca b*k atmayın.. kuş beynine muhtaç halinize acıyan insanların size öğretmeye çalıştıklarına kulak verin.. bırakın renk versinler siyah beyaz basma kalıp hayal gücünüze...
saygı duyun insanlara, ders alın, anlam yükleyin yaşadığınız anlara, kek yerken peynirden de tadabilin.. dolu dizgin sarhoş olun, kusun.. hıçkıra hıçkıra ağlayın.. mahalle baskısı için değil, özgür iradenizin önünde diz çökün.. yaz gecesinde terleyen bira şişesinin üstündeki etiketi sevdiğinizin yanında sökün tek parça..
limon sarı t-shirt giyin, yeşil bir ayakkabınız olsun hayatınızın hesabını tutmayın severken savruk olun dağatın bütün neşenizi sağa sola..
biraz siyaset yapın, tütün koksun kazağınız kış ayazlarında, ayakkabılarınız parçalansın amacınız için yürüdüğünüz yollarda.. nefretinizden susun kelimeler yorar kalbinizi, arabesk yapmayın, olduğundan büyütmeyin dudaklarınızdan çıkanları, gülümseyin hep..
yaptığınız iyilikler size geri döner..
özgürlüğünüze sahip çıkın ölmek için yaşamıyorsunuz.. yeterince yaşadığınız için öleceğinizin farkına varın..
biraz rakı koksun yaz akşamlarınız kışın şarabınız damlasın kanınıza.. dost akşamlarında bergamut kokan demli çayınız olsun damağınızı hafif yakan..
pamuk şeker alabilin sevdiklerinize, uçan balonlarınızı hediye edin.. ufak dokunuşlar ile direnin bütün olumsuzluklara.. gülün işte..
adınızı insanlar imrenerek andığında kalbizin ne kadar nazik kaldığını anımsayın kötülük beslemeyin içinizde..
ellerinizin ceplerinize ne kadar yakıştığını keşfedin..
hava biraz genzinizi yakmaya başladığında korkmayın ateşin içine atlayın.. çivi çiviyi söker diye öğretilmedi mi? bize..
bulanık
içim içim direniyor nidalar..
sorular!
yağmur!
sahi, yaz geliyor değil mi?
uğultulu kalabalık arasında kulaklıklarımdan ilham aldığım bir iki tını ile sarılırmıyım yine elime geçen ilk kağıt parçasına.. karşıma çıkan soru işaretine cümle kurmak gibi bir düşe kapılır mıyım? zihnim bulandı o anda durağıda kaçırmışım çok sonra farkettim zaten..
adım adım gün kaçıyor önümüzden.. ardında yorgunuz, durup önüne geçen gece karanlığı hep bir kıpırtısız koy sakinliği sunup kandırıyor aydınlığı, alıp veremediğimiz ne kaldıysa biraz daha gülmek ile çabalıyoruz yaşları bırakmak için..
komik..!
birde,
hani kaşları çatılmış haller varya suratlarımızda ayna karşısında rol yapar sandığımız..
turuncu dağlar, yemyeşil denizler.. mosmor bir gök ve kan kırmızı şelaleler uyandırıyor düşlerimi saçmalığın içinde parçalayıp atıyor kenarlara
sorular!
yağmur!
sahi, yaz geliyor değil mi?
uğultulu kalabalık arasında kulaklıklarımdan ilham aldığım bir iki tını ile sarılırmıyım yine elime geçen ilk kağıt parçasına.. karşıma çıkan soru işaretine cümle kurmak gibi bir düşe kapılır mıyım? zihnim bulandı o anda durağıda kaçırmışım çok sonra farkettim zaten..
adım adım gün kaçıyor önümüzden.. ardında yorgunuz, durup önüne geçen gece karanlığı hep bir kıpırtısız koy sakinliği sunup kandırıyor aydınlığı, alıp veremediğimiz ne kaldıysa biraz daha gülmek ile çabalıyoruz yaşları bırakmak için..
komik..!
birde,
hani kaşları çatılmış haller varya suratlarımızda ayna karşısında rol yapar sandığımız..
turuncu dağlar, yemyeşil denizler.. mosmor bir gök ve kan kırmızı şelaleler uyandırıyor düşlerimi saçmalığın içinde parçalayıp atıyor kenarlara
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)