Bırakmam...!

eridim bir anda, kışın ortasında çözüldü buzdağlarım, tutamıyorum sularımı, benden akan yaşlarımı. nasıl bu hale gelebilirdim hayal etmek zor oluyor, yaşamak zor olsada, hala en doğru anlama biçimi, biz insanlar için...

o kadar yazdığım düş kırıklıkları, zalimce umutları kelepçeleyen sözlerim vardı,hala varlar ama onlar bile sustular bu safhada herşey durdu, ben durdum, dünya kurulduğu için dönüyor bir tek, çölde kalmış bir balık gibiyim muhtacım belki bir poşet içinde sulara hapsolmaya duymak istemiyorum tiktaklarını saatlerin artık bana seni hatırlatır oluyorlar artık daha bir anlamlı bakıyorum zamanın göstergesi duvar saatlerinin tiktak'larına lütfen diye başlayan cümleler kurma ne olur ben yapamayacağım sana olan uysallığım artık iyice çıktı kontrolden ve dinecek gibide değil bundan sonra ama şunu bil acımıyorum bu duruma çünkü bir eksik yada fazlan değil bu sensin belkide seni sen yapan bir olgu yada gerçeklik içimden sesler geçiyor her bir tıkırtısında sen varsın saatlerim çalıyor zaman biraz daha alıyor bizi birbirimizden çalarak. bana yaşattıkların yok henüz ortada zamanın bir kıyısında artık anlarımızın toplamı kadar biliyorum kokunu, adımlarını gerisi yok ellerimde. belki yakarışlarım bundan, bu yüzden korkuyorum belki geç kaldığıma...

aramızda ki günleri gülerek konuşuyorduk hatırlarsan onları küçümsüyordum sende üstelemiyordun yıllara olgun duran bakışlarınla incitmiyordun beni...


nasıl başladı bütün bu olanlar, nasıl bitecek, acaba bunun sonu nasıl olacak yada kim yazacak bizi yarınlara yada olacak mıyız_?

gelemeyecek yarınlara korkuyla bakıyorum kendime değil yaşayacağım boşluğa acıyorum bana güzel şeyler öğrettin, ağlamayı taddım adınla, kokunu alamadığımda sarhoşluğun kucağında buldum gecelerimdeki yıldızları ve susuzken akan yaşlarım, içimde kopan fırtınaları ağlayamadım kimselere...

şimdi gitmiyorsun, tuttum ellerinden bırakmıyorum artık...

görmeni istemeyeceğim bir yanım yok. bildiğin gibiyim, geneli sıradan çokca düşünceli, bir o kadar saf, hala oyunları geç farkeden, bisikleti yıllar önce hiç binmeden çalınmış bir çocuğum ben. sözlerim var verdiğim, adımlarım ise geriye çekemeyeceğim kadar sık yollarında...

bana söz ver tutunuyorsun arsızca bir yerlere ve bir deneme değil bu düşmeyeceğiz, bu yüzden üstüne yürümek ateşin hissettiğimiz ama serin sulara basmak gibi yaşıyoruz...

daha bir sevgili uğruna öfkemi belirtmedim yada kavgaya tutuşmadım... elime sinmiş kokunla şimdi korkuyorum karşımda koca bir gerçek var hayatın bana oyunları diyorum basitçe...!

tuttum bırakmam
(:

iyileşeceksin biliyorum...

Senin Sözlerin Ve Yine Senin Sonun

artık konuşma ne olur bana elinde papatyalarla gelen sendin bana sen fısıldadın o şarkının nakaratını şimdi ise susuyorsun benli sözlerde işte korkum buydu bundan geriye gitmişti adımlarım yine yanılmadım benim kadar temiz olmadığına ve anlıyorum sonuna gelindiğinin artık... sana beni veriyordum adım adım karşılığında sen kendini daha bir saklarken benim açıklarımdan, anlayamadım ben yine dönen bu çarkın başındaki oyuncunun hislerini ve amacını oysa biliyordum üzüleceğimi ama umutlarla bağlıyordum hecelerini sensiz sebepsizken gerek kalmıyor devam etmeye... sözümde yine duruyorum bir yere gittiğim yok ama sen gidiyorsun yüzüme baka baka ve suskunsun cevapların varken dilinde, bana bu yüzünü bu kadar çabuk gösterdiğin için gerçekten teşekkürler, beni koruduğun için kendinden onun içinde teşekkürler... ama bana tekrar acıyı tattırdığın için ayrı bir hüznüm var ben başlamadım bu oyuna sen başladın sen bitir ama bana söyleme bittiğini ben yaşamadım sayıyorum çünkü sen bana gelmedin bile yoksa kendimi avutamayacak kadar güçsüz kalacağım ve bunu görmek istemiyorum aynaya baktığım her sabah beni bana bırak ama al kendini artık beynimden ben silmiştim o kısmını düşlerin sen tekrar ekledin ve niye düşünmedin yaşatacaklarını bencil bir çocuksun bile diyemiyorum adının verildiği çiçekler kokuyor seni görmezken yeter artık diyemiyorum ama ben yerimdeyim yine sen gidiyorsun bunuda biliyorsun

Dönme sakın geriye, bakma bana ne olur, beni mutlu bil giderken, bu benim son arzumdur...

Devamı Olan Yazı 1 (12.11.07)

omuzlarımda adını bile bilmediğim yükler üst üste binmiş oynuyorlar bu saçmalığı andıran günlerimde, sanki bendekiler bana yetmezmiş gibi kiralık kederler bekçisi oluyorum sesim kısıldıkça onların dumanlarında, daha bir geliyorlar üstüme yapabildiklerim sınırlı değil aslında sadece hiç yapabildiğim... hissettiğim kahkahaların ardındaki yaşlar bile tatsız düşüyor dudaklarıma ama görünmüyorlar dışarıdan bakanlara, susuz kalmış bir çocuk edasında bu bekleyişim anne karnında sessizce ama kimse anlamıyor bu muhtaçlığı, kısa molalarım da olmuyor artık nefes alabildiğim sadece ellerimdeki mutsuzluk kelepçeleri bağlıyor beni artık hayata ne zamansız bir yakarış bu daha yeni yeşeren bu bahçemde garip bir hüzün değişik bir mevsim gibi bu yaşanılan, kimse duymuyor bilmiyor görmüyor...

özlediğim tatlar aramaktan yoruldukça özlediklerimin benliğimde artan hissi boğuyor düşlerimi anlamsızlıklar sürüsü bu kervanda boş bir matara gibi manasızım, ihtiyaç duyulmayan bir varlık bile değilim belkide yada unutuluyorum sakince, düşünülmeden yada gözlerimden dökülenleri mi göstermem lazım arsızca boş bekleyişlere umut vererek mi yaşamam gerekiyor...?


canımı acıtanlara sessiz kalmamaya çalışmam için önce güneşi görmeyi düşlemem gerekiyor, galiba ama bunun için çok geç kalmış olabilrim yeni bir düş hakim benliğime yada buna benzer bir durumum var bu sıralar, tanımsız... kısaca dilimde henüz bi manası yokken hislerin ne kadar tatsızlar ne acı nede ferahlık veren bir koku alıyorum burnumu sızlatan...

...devamı var bunların fakat


aslında bu yazı 12 kasımda yazıldı ama blog bu şekilde gösteriyo, taslak olarak saklamıştım :s


Devamı Olan Yazı 2 (20.11.07)

ilk defa bir yazımı uzun bir süre sonra farklı hislerle ama aynı tonlarda devam ettiğim için ikiye ayırmak istedim... hayatım nasıl bir kurguda ve benim komutlarımı veren yönetici nasıl bir yol izliyor bunlara çokça takılıyor bu günlerde aklım daha düne kadar unutmak istediklerim yada öyle sandıklarım nasılda belirdiler en gerçek halleriyle nasıl oynandım, nasıl oynadım... buna karşılık olanların yanında bunun bile nasıl olduğunu anlamazken karşımda gülen bir çift göz ve sıcacık ufak eller var avuçlarımda yada şu an olmasa bile bunun için çarpmak isteyen bir kalp bir zamanlar bende istemiştim ama şimdi değil...! gerçekten kabul ediyorum traji komik bir öyküm olduğunu bunca saçmalık ve daha hiçbiri bitmeden yenileri koşturuyorlar uzaklardan bana doğru programım bozuldu geri dönüşüm kutumdaki dosyalarım silindi zannederken geri alınmış da haberim yok... çok karmaşık değil aslında assembler kodları ile çalışmak yada zor öğrenilir bi durum değil ama birileri sıfırlasın portlarımı "CLRF PORTA olmadı garanti olsun CLRF PORTB" bunlar öykümü yaşanılır kılan komiklerin düşlerimde yaşattığım masal kısmı keşke bu kadar kolay olsa içimdekileri bir çırpıda silmek, alıp götürmek bilinmeyen bir boşluğa...

kendine uysal bir sıfat bulamayan ve buna rağmen yanlışlarını kabul edip çevresine zarar vermek istemeyen bir yaratık tanıyorum ve bana değerlerimi hatırlatıyor düşlerimle oynuyor usulca tekil bir kişiliği biz yapıyor ellerindeki büyü ile....

yeterli mi_?

işte bu soru yankı buldukça aklımın uç köşelerinde kendime gelme şansım biraz daha azalıyor acaba nereden çıktı diyorum bu seslerin yankılarını zihnimde çınlatan sesin sahibi... tatlı bir anı olmalıydı benim için ama gerçekliği sunulunca soframa kursağımda kalmasından korkuyorum nefes alışlarım kısalıyor, ölümle dans ediyor dilimdeki sözler ama mutlu olamıyor kalbim çünkü daha bir anlam yüklü değil bu sözlere, benden çıkmadılar yada gerçekten bir değeri varmı bunları seslendiren o narin beden için... nasıl bir oyun bu birisi crack'lesin bunu yoksa bağımlılığım artacak ve yoruluyorum cd'sini aramaktan dağanık odamda...

adını öğrenmek istemezdim belki elimde olsaydı yada seni ilk gördüğüm anı silmek isterdim sahne aralarımdan ama yapamıyorum biz sanki hep yardımcı oyuncu olmuşuzda adımız yanlışlıkla figüranlara yazılmış...

şuna cevabın var mı gerçekten_?

"doğru mu bu sözlerin_?"

o kadar değişik bir tablo ki bu hala bakıyorum bu küçük serginde herkes çıkmış oradan ama ben hala içerideyim ama sen yoksun yanımda bana destek verecek aslında benim anlatmak istediğim diye söze başlayıp bana gerçekte göstermek istediğin o resmi çizdirecek sözlerine ihtiyacım var dedim ya bir anlam yükle bu satırlarıma düşündürme beni bana cevaplar bul ama doğrularıda koy yanına yalanlara sığınacak gücüm yok bunuda bil...

ikimiz de yorgunuz bununda farkındayım, senin için bir sığınak olmaktan korkuyorum fırtına geçince bu sakin sularımı terkedersen diye...

bu son parçaları kalmış puzzle'ımı birleştirsen keşke, ama sen bu yazılanları göremeyeceksin galiba...

....


ve bu yazımda bugün yani 20 kasımda yazıldı ama blog işte ne yapsa katlanıyoruz :)